BİR KARDEŞİN ERKEN ÖLÜMÜ

Bir kardeşin erken ölümü, o ister ölü doğmuş, ister çocukken ya da ergenlik çağında ölmüş olsun çoğu kez hayatta kalan kardeşlerin omuzlarına bir yük yükler. Onlar çoğunlukla ÖLÜME doğru bir çekim hisseder ve yaşıyor oldukları için SUÇLULUK duyarlar, o çocuk onlar doğmadan önce ölmüş olsa bile bu böyle olabilir.
Zaman zaman ebeveynlerden birinin -genellikle ANNEnin- ölmüş çocukla birlikte olmak için güçlü bir çekim hissettiği gözlemlenir, annelik içgüdüleri böyledir. Böyle olduğunda bir başka çocuk sanki, “Ben gideceğim, ki sen diğer kardeşlerimle kalabilesin” dercesine öne çıkabilir!

Birçok kez gözlemlenen şey şu ki, böyle durumlarda, yaşayan çocuklar dünyada bir yerleri olduğunu ya da nereye ait olduklarını hissetmezler! Bir çocuk öldüğünde, yaşayan çocuklar aslında dört çocuktan biri oldukları halde, kendilerini üç çocuktan biri olarak algılarlar.

Sevgi Düzenlerini gözlemlerken sevginin özgürce akması için doğal hiyerarşinin önemli olduğunu görürüz. Bir başka deyişle, eğer bir danışan ilk çocuk olarak kabul ediliyorsa ama aslında ondan önce küçük yaşta ölmüş bir kardeşi varsa, gerçek ilk çocuk DIŞLANMIŞ olur. Bu durumda bir başkasının ölmüş çocuğun KADERİNİ paylaşmaya çekilmekle kalmadığı, danışanın da aile hiyerarşisi içinde YANLIŞ YERE yerleştirildiği gözlemlenmektedir.

Yorum bırakın